Kurumsal ve Bireysel Gelişim Danışmanlık Merkezi Hümanistik Varoluşçu Uzman Psikolog Doktor İstanbul Kadıköy Bağdat Caddesi Caddebostan Suadiye Göztepe Anadolu Yakası
Studia Humanitatis
Özgürlük
Özgürlük Nedir?
Olgunluk, özgürlük ve kendileşme aynı şeyin farklı yönleridir. Bu üç kavram, bir insanın dışsal engellerden değil, içsel sınırlarından kurtulma süreciyle ilgilidir. “Olgun” dediğimiz kişi, geçmişten gelen ihtiyaç, duygu ve düşünce kalıplarından bağımsızlaşmış, kendi hayatını belirleyebilen kişidir. Bu süreç, yalnızca yaşla değil, farkındalık ve çabayla gelişir.
1. Serbestlik
Toplumda özgürlük genellikle “serbestlik” olarak anlaşılır: dışsal kısıtlamaların olmayışı, istediğini yapabilme hali. Ancak psikolojik açıdan bu yeterli değildir. Serbest bırakılan biri özgür değildir; çünkü hâlâ içsel korkularına, bağımlılıklarına, geçmiş kalıplarına tutsak olabilir. Bir mahkûm zihinsel olarak özgür olabilirken, dışarıdaki biri iç dünyasının esiri olabilir. Erich Fromm’un dediği gibi, özgürlük çoğu insan için korkutucudur; çünkü birey özgür kaldığında kendi içsel boşluğuyla yüzleşmek zorunda kalır.
2. Bağımsızlık
Bağımsızlık, bir başkasına ya da bir yapıya bağlı olmadan var olabilme yetisidir. Bir çocuğun serbest olması özgür olduğu anlamına gelmez; çünkü bir başkasının bakımına muhtaçtır. Aynı şekilde yetişkin bir birey de başkalarının onayına, ilgisine ya da maddi desteğine bağımlıysa, henüz özgür değildir. Modern toplum, bireyleri dışsal olarak serbest ama içsel olarak bağımlı hale getirme eğilimindedir.
3. Öz Yeterlik
Kişinin kendi hayatını sürdürebilmesi, duygusal anlam bulabilmesi ve yaratıcı üretkenliğe ulaşabilmesi, “kendine yeterlik”le mümkündür. Bu bir beceriler setidir: fiziksel, duygusal, zihinsel ve varoluşsal düzeyde işlevsel olabilmek. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin zirvesindeki “kendini gerçekleştirme” de tam olarak budur. Kendi kendine yetebilen kişi, başkasının varlığına ihtiyaç duymaz ama başkalarıyla kurduğu ilişkiler daha sağlıklıdır; çünkü bu ilişkiler ihtiyaçtan değil, tercihten doğar.
4. Otonomi
Kendine yeterli olmanın ötesinde, kişi kendi kararlarını kendisi verebilmelidir. Otonomi, dışsal ya da içsel baskılardan etkilenmeden kendi rotasını çizebilmektir. İnsanların çoğu günlük işlerini yalnız başına yapabilir; ama tek başına yeni bir sosyal ortama girme, kendi ilgi alanlarını geliştirme ya da yalnızken hayatla bağlantıda kalma gibi konularda zorluk yaşar. Donald Winnicott’ın “tek başına kalabilme kapasitesi” dediği şey, aslında olgunluğun merkezinde yer alır.
5. Otantik İlgi
Gerçek özgürlük, kişinin yaşamla içsel bir ilişki kurabilmesiyle mümkündür. Otantik ilgi; hayata, insanlara, bilgiye, üretime karşı duyulan içsel meraktır. Bu, çocuklukta bolca mevcuttur ama zamanla toplum, eğitim ve kültürel kodlarla bastırılır. Yetişkinliğe geldiğimizde çoğu insan neyle ilgilendiğini bilemez hale gelir. Hobiler aramakla yetinir; oysa otantik ilgisi olan biri, zaten içsel olarak merak doludur. Bu içsel merak, insanı yaşamla bağ kurmaya yönlendirir.
6. Kendini Belirleme
Bir kişi dışsal engellerden kurtulmuş, kendi yeterliklerini geliştirmiş, otonom olmuş ve yaşamla içsel bir ilişki kurabiliyorsa, artık “kendini belirleyebilir” hale gelmiştir. İşte bu noktada gerçek özgürlükten bahsedebiliriz. Freud’a göre insan geçmişin belirlenimi altındadır; istekleri bile bilinçdışı kalıplar tarafından şekillenir. Ancak Allport, “olgunlaşmış” bireylerin bu kalıplardan özgürleşerek, bilinçli kararlar verebildiğini ve böylece gerçek özgürlük sergileyebildiklerini söyler. Bu yaklaşım, insanın geçmişten bağımsız bir gelecek yaratabileceğine dair umut taşır.
Sonuç: Özgürlük ve Olgunluk İç İçe Geçmiştir
Özgürlük bir durum değil, bir oluş halidir. Olgunlaşmak özgürleşmeyi, özgürleşmek de olgunlaşmayı zorunlu kılar. Gerçek anlamda bir “kendi olma” hali, sadece bu içsel dönüşümle mümkündür. Çocuklukta kalan ihtiyaç kalıplarından, bilinçdışı güdülenmelerden, başkalarının beklentilerinden sıyrılmadan özgürlükten bahsetmek zordur.
Hayatı ve kendini sevmeyen, kendiyle bağ kuramamış biri, bir başkasını “sevmeye” yöneldiğinde bu çoğu zaman sağlıksız bir bağlanmaya dönüşür. Bu nedenle ilk yapılması gereken şey, kişinin kendi özgür ve olgun versiyonuna ulaşmayı istemesidir. İşte bu hal, hem kişinin kendisine hem başkalarına en iyi geleceği sunar.